Bugün hiçbir firmanın kendi başına kendi alanındaki her şeyin öncüsü olması beklenmiyor. İnovasyon ciddi bir emek ve kaynak gerektiriyor ve bu maliyetler her geçen gün daha da artıyor, bunun yanında imitasyon yani taklit etmek, klonlama maliyetleri de her geçen gün biraz daha azalıyor. İnovasyon’un önemi tabi ki tartışılmaz, pek çok araştırma ve dünyada pek çok canlı örneği var; İnovatif çalışma yapan Apple, IBM gibi şirketlerin pazar paylarını ve marka değerlerinin ne kadar yüksek olduğunu görmemek imkansız. Her şeyden önce hayatımıza Japon kalitesi olarak girmiş ve dünya ekonomisine hükmetmiş bir dönem var. Ancak ekonomide her zaman diğer aktörler yeni çıkış yolları ararlar ve tabi ki de bir şekilde bulunur ve hayatımıza yeni bir devrim veya yeni bir kavram olarak girerler.
imovasyon

İmovasyon kavramı da bu yeni kavramlardan biri, buna ilk adını veren kişi Ohio Devlet Üniversitesi’nden Oded Shenkar ve tanımı da şu şekilde; İmovasyon, taklitçilik anlamına gelen “İmitasyon” ve yenilik anlamındaki “İnovasyon” sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşuyor. Bu isimi kullanarak iş yapıyor olmasalar bile tam olarak bu kavramın anlattığı şeyi kullanan firma sayısının gün geçtikçe arttığı biliniyor. Çok geriden gelen ve dünya ekonomisinde ciddi bir yer eden Çin İmovasyon kavramının da İnovasyon’un yanında ciddi bir duruş sergilediğinin en büyük kanıtı ki bunu yapılan tartışmalardan ve araştırmalardan görmek mümkün.

İmitasyon’un koca bir şirketin iş stratejisi olması şaşırtıcı gibi görünebilir ancak aslında imovasyon direk taklit, direk klonlama olmaktan başka bir şey. Zaten öyle olsaydı yeni bir kavrama ihtiyacımız olmazdı. İnovasyon sürecinin içine imitasyon sürecini de sokarak belli noktalarda maliyetin düşmesini ve işlerin kolaylaşmasını sağlıyor. Ve ben şöyle düşünüyorum, bu tabi ki muhtemelen bir ekonomistin tez konusu olabilir hatta benimki olsaymış oldukça keyifli olurmuş!; “Aynı konu üstündeki yeterli sayıda İmovasyon İnovasyon doğurur”.

Bugün gelişen ve değişen dünya rekabet şartlarında özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için zamanında Çin ve Hindistan’da olduğu gibi İmovasyon pek çok şirketin bir iş stratejisi şeklinde hayata geçirmesi gereken bir kavram olabilir.

Bilişim sektöründe özellikle girişimciler tarafından ciddi anlamda sorulan bir sorudur, ben de bir girişimci olduğum için dikkatimi çeken bir soru; “Girişimciler orijinal fikirleri mi, klon fikirleri mi tercih etmeli?.” Benim için cevabı çok net, eğer yeteri kadar kaynağın yoksa, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Global pencereye bakıp oradaki iyi uygulamaları, iyi projeleri, kendi kültürüne uygun olduğunu düşündüklerini alıp hızla işe girişmek önemlidir. Taklit edip trendlere uygun bir hale getirdiğiniz anda kazanmak daha kolay gibidir. Hatta çok uzağa gitmeden aynı ülke içindeki başarılı girişimler bile klonlanabilir. Ama muhakkak klonladığınız işe bir değer katmak gerekiyor işte tam bu nokta imovasyon oluyor, taklit ettiğiniz şey de yaptığınız bir yenilik veya geliştirme sizin bu kavramı hayata geçirdiğinizi gösteriyor.

Bu konunun isim babası Shenkar’ın “Copycats” adlı kitabında kavramla ilgili ve şirketlerin bunu nasıl değerlendirmesi gerektiğiyle ilgili daha detaylı bilgiyi bulmanız mümkün.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir